İçsel kanamalar cennetinden…

 
İçsel Kanamalar Cennetinden…
 
 
“Hayatıma güneşin doğmasına izin veriyorum bu defa. Ama yirmi dört saat sonra batması şartıyla.”


…dedi genç kız. Umursamadığı insan sayısı kadar rahattı bu defa. Alışmıştı çünkü silah sesine. Cinayet ya da intihar değil. Sadece bir başla emri. En hızlı yüzen, en hızlı koşan, en hızlı kaçan kazanır bu yarışta ve genç kız sadece tetiği çekmekten sorumludur. İzin verir herkesin hünerini göstermesine. Ne kadar çabuk âşık oluyorsun? Ve ne denli umursamazsın kırmızı dudaklar boynunda dolaşırken? Kaybetmeye mahkûmdu herkes genç kızın gözünde. Ve her kahkahası bir gözyaşıydı aslında.

“Beni bir oyun olarak görmen umurumda olmaz. Level atlayabileceğini sanacak kadar aptalsan bu da senin problemin. Eninde sonunda “Game Over” güzelim.”

…dedi genç kız. Bu aralar bedeninin hükmündeydi, hislerini gömeli çok olmuştu zaten. Unutmuştu o karanlık zamanları. Sadece küreğin eline tutuşturulduğu anı anımsıyordu hayal meyal. Yağmur yağıyordu ve kırmızıya boyalıydı tırnakları. “Al!” demişti uzaklardan gelen bir ses. Çok zaman olmuştu çünkü sesin sahibi gideli. Gözyaşı yağmur damlalarıyla sevişmek istemişti genç kızın. Genç kız izin vermişti ve başlamıştı kazmaya. Dibe kadar. En sona. İşte o günden beri gülüyordu bir şeyleri canlandırabileceğine inanan insanlara. Gel ve yapabileceğinin en iyisini yap. Ama unutma, ne denli nefret edersen benden ve ne kadar az istersen sevgimi, o denli adam yerine koyacağım seni. İşte bu cümleyle uyarıyordu yaklaşan herkesi genç kızın gözleri.

“Ukala tavırlar her zaman çekicidir, ama çekim kuvveti benim için görmezden gelinmesi kolay bir kuvvettir.”

…dedi genç kız. Aşka değil hevese inanıyordu artık. İyimserliğe değil, güce. Çünkü inanıyordu mantığından gelen sese. Yoluna dökülen çiçeklerin üzerine benzin dök ve yak. Önünde eğilenlerin boyunları, kılıcına âşık olsunlar. Daima topuklu ayakkabı giy ki seni sevmek isteyenlerin kalbini, seni arzulayanların bacaklarının arasındaki ülkeyi ezerken daha çok zevk alabilesin. Kırmızı ruju seviyordu genç kız. Ölülerin göz kapaklarına öpücükler kondurmak istemişti kendini bildi bileli. Gülümsedi.

“Biraz oyun oynamak istiyorum ve senin oynamak istememen umurumda değil. Biraz eğleneceğim sadece. Cazipsin ama sen de bir gün öleceksin. Neden tadını çıkarmıyorsun?”

…dedi genç kız. İki avucuna da birer soru işareti çizmişti kınayla. Kafamda soru işaretleri var demek değildi bu. Her zaman şüphelen benden demekti. Ayaklarını öpüyorsam önünde eğilip, omuzların dikleşmesin hemen. Sor kendine “Neden?” diye. Çünkü kendi çıkarları için yaşıyordu genç kız. Kendi zevkleri için başkalarını en üst basamağa çıkartmaktan çekinmezdi. Eninde sonunda kendisi, hiçbir basamağın erişemeyeceği kadar yüksekteydi. Genç kızı tanımayan herkes, istediğine inanmakta özgürdü. Acıklı olan, hiç kimsenin genç kızı tanımıyor oluşuydu.

“Bir sigara yakıp ver şimdi. Şarkılara aşığım ben. Son bir sigara içerim, öyle giderim gideceksem. Ve gitmediğim, terk etmediğim hiçbir şey yok ne yazık ki. Senin adına üzülüyorum demek isterdim. Ama o kadar iyi niyetli değilim. Bir sigara yakıp uzat şimdi bana. Gideceğim.”

…dedi genç kız. Dünyadan bile yaşlı ve tüm dişilerden daha kadındı oysa. Genç kız diye anılsa da kendini en iyi o bilirdi elbet. Gidene “Dur!” demeyen herkese âşık olabilirdi kişiliği gereği, eğer hislerini çoktan gömmemiş olsaydı. Yine de “Gelme!” diyen herkese koşacak kadar zaafları vardı. Ne fark eder, oyun onun oyunuydu en nihayetinde. Kazananı baştan belli bir kumardı.

“Sigarayı kalbinde söndürdüğüm için kusura bakma. İstenmediğim bir yer bulmalıyım şimdi.”

…dedi ve gitti genç kız…

 
 

About nackoo

Ters yanlarım uç istekler peşinde.. 'İlişki durumları değişken çünkü millet fazla sevişken:) _ηa¢кσ_ Ben mi ben sıradan bir kadınım ama düşüncelerim asla sıradan değil sıradan bir hayatım var ama yaşadıklarım hiiç sıradan değil. Sanırım sessizliğinde öyküler yüklü bir kadın belki de bakışlarım da... belki tebessümümde... gökkuşağının tüm renklerine sahip bir kadın mı desem acaba!? kadın değil ama "kadın"galiba... çok şey olabilen bir kadın sanırım... hem melek kadar masum hem de seytan kadar cazibeli ve renkli bir kadın belki de şeffaf iç çekişlerin durdurulamaz güzelliğinde.. Geçmişi gölgeye teslim ettim ve şimdi gölgeler takibimde,ardımda bir yığın manzara.. Hakkımdaki rivayetler:Delisin,Cool,Nasıl bişeysin yaa,Sana inanmıyorum,Lilith'mişim:Pp Femme fatale,Martı'm,Mikrop'um,Melek aromalı şeytan, Boyumu posumu soranlara:) Boy:1/73 Kilo:55 Giymek istediğim renk PEMBE benim bakmak istediğim renk ise MAVİ yaşamak istediğim BEYAZ örtünmek istediğim YEŞİL kabuslarımın rengi KIRMIZI yaşamakta olduğum renk ise SİYAH hemde SİMSİYAH (grilere yer yok)
Bu yazı DUYGUSAL içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın