Merhaba dünya!

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!

Genel içinde yayınlandı | 3 Yorum

İADE…

 
 Bu gün hava oldukça güzeldi açık kapı cam çerçeve ufak çapta temizlik derken pc yanında kuruduğu halde güzel görünen güle gelmişti sıra orda dikilip durmasını ne gül istemişti ne kadın bir histi verdiren onu kişiye ..beklentisizdi kadın genede adam sormuştu ona bana gelirmisin arada görüşelim..aslında pek sürekli ilişkilere kapalıyım ama olabilir bu sana bağlı derken buldu kendini..Nedense erkek kendisine bakarken dokunurken yüzünde oluşan ifade ve aralanan dudakların hazzında kaybolmayı istiyordu kadın Bir gül ve matematik yakaladı beni tenimden cümlesi beyninde dönerek..ve 2.görüşmede verilen bir pazartesi sözü..sohpetlerde güvenden konuşurken sen genede kimseye güvenme demişti haklıydı..Yıllarca kapanma nedenini öğrenmek istiyordu pek paylaşmak istemese kadın aklı almıyordu bu nedeni karşısındakinin..yanlış yapmış paylaşmıştı HAKLIYMIŞSIN demişti aklına bile gelmeyecek nedenle..güllere inanmayan bir kadın olarak pc sinin yanına koyduğuna inanamadığını söylerken 0 sen genede bırak orda dursun demişti oldukça insani bir cümleydi! Tamam aşk yok ama insan yanıyla varım demişti kadın görüşmelere ..VE ne pazartesiler geçer yoktur adam ne bir mesaj ne bir mail

"KENDİNE İYİ BAK HOŞÇAKAL"

diyen.. Bir ilişki olmasa bile herkez hakediyordu vedayı ayrılıklarda kişi anlaşılırdı ne kadar insani,Korkuyordu erkekler vedadan vebadan korkar gibi.Aracına binerken doğru adrestemiyim diyen kadına hemde nasıl gibi bir cümle kuranlar artık başka adresteyim taşındım diye bilgi bile vermiyorlardı.Aslında erkeklerden daha duygusuzdu kadın biliyordu ya evliydi ya sevgilisine dönmüştü anlayamadığı ise istemediği halde verilen sözlerdi o asla söz vermiyor spontan yaşıyor kimseyi beklentiye sokmuyor İçindeki insan sevgisine lanet etmeden gülümseyerek pc yanında dikilip durmakta olan gülü azad ediyordu güzel bir CEMRE günü..
"ηa¢кσ "

(Sahibine İade’dir)

DUYGUSAL içinde yayınlandı | 1 Yorum

bir ayrılığın anatomisi

 
 

 

BIR AYRILIGIN ANATOMISI
 
"Insanlarin birbirini tanimasi için en iyi zaman, ayrilmalarina en yakin
Zamandir
", der Dostoyevski…
 
Veda acisi, kabugunu soyar insanin; yildizini kaziyip çirilçiplak ortaya
Serer.
 
Birlikteligin örttügü tüm kusurlari ayrilik sergiler.
 
Bir ayrilik arifesinde helallesilir ve o an hakiki tabiatlariyla
yüzlesilir.
 
"Ölene kadar" diye söz verilmistir, AMA "ölüm yolunda" baska tercihler
Belirmistir.
 
Kararsiz prensesin vicdani azap çekerken 7 cücelerin somurtkani "aklini
Basina al" diye fisildar kulagina; haytasi ise "kalbinin
Sesini dinle" diye cekistirir eteginden.
 
Hep hayran bakan gözlere, hatalar takilmaya baslar.
 
"Ama"yla biter alelade iltifat cümleleri: "Sen iyi bir insansin,
AMA arkadaslarin kötü", "Seni seviyorum, AMA bu iliskide mutlu
Degilim", "Ben baska türlü bir beraberlik düslemistim" vs..vs..
 
Sonra gelsin uykusuz geceler… Bir türlü karar verememeler…
Ruhen gidip gelmeler… "Hele biraz daha zaman geçsin" diye nikah
Ertelemeler…
 
Birlikteymis gibi yaparken, sevecek baska yüzler, yüzecek baska denizler
Kollamalar..
 
"Aslinda bütün bunlar bizim iyiligimiz için"e kendini kandirmalar.
 
Sonrasi hep ayni:
 
Bekleyenin "Hani sonbaharda bulusacaktik. Hazan geldi geçti, sen gelmez
Oldun" sizlanmalari…
 
Bekletenin "Geliyorum AZ kaldi" oyalamalari…
 
Bittigini bile bile isi uzatmalar; söyleyemedikçe hepten bataga
Saplanmalar… Terke makul bir gerekçe ararken hepten çarsafa
Dolanmalar… Veda konusmasinda süslü iltifat cümlelerinin arasina, o
cümleleri
hiçlestiren mayinlar serpistirmeler…
 
Üzgün görünmeler… Bagis dilenmeler… "…AMA kaçinilmazdi" demeler…
 
"Sözünden caydin" yakinmalarini "Sen de eski sen degilsin. Degismissin"
Diye gögüslemeler…
 
…asil kendinin degistigini bilmezden gelmeler…
 
Ve son sahne:
 
Terk edenin o mahçup "Gönlüm baskasinda" itirafina karsilik terk edilenin
Kirik çalimi:
 
"ugurlar olsun! Ben yoluma devam ediyorum".
 
Ihanetler hep böyledir: Ilki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha AZ aci
Verir.
 
Ondan sonra dur durak yoktur: Güvenilmez asIk, sevdikçe kiran,
gezdikçe ardinda bir kirik kalpler mezarligi birakan bir dervise döner.

 
Artik acilara hapsolmustur: Bulusmak istedikçe ayrilacak,
Birlesmeye çalistikça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin "ah"i
Tutup terk edildiginde mukadder yalnizligina kapanacaktir.
 
 
Seviştiğim Her Erkeği SenLe Aldatıyorum, Seviştiğim Her Erkeğe Seni Anlatıyorum… 
 
(Başardın artık bende gidenlerdenim)

NACKO

 

 

 

 

 

 

DUYGUSAL içinde yayınlandı | Yorum bırakın

BİRKAÇ BİRŞEY:)

 

Yıldızlardan fal tutmayalım arkadaşlar umudunuz kahveden olsun

Cinsel hayat fincana kaldı

yukarda ayşegül parkta reelde götürüyooo

N@cko:

 

 

Eğlence içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Bölücülere…

 
 
 
 

 

N@cko: Gerisi teferruattır..

 

Haberler ve politika içinde yayınlandı | 2 Yorum

AŞK AYAKKABIDIR!

AŞK AYAKKABIDIR


Bedenin yükünü ayaklar taşır,ruhun yükünü yürekler..
bütün ağırlığınızı ve yorgunluğunuzu kaldıran ayaklarınız
için rahatlığı ve şıklığı bir arada barındıran ayakkabıyı seçersiniz.
İçinizin acılarını,sıkıntılarını,kırgınlıklarını ve hayallerini
yüklenen yüreğiniz için de huzur verici ve "güzel" bir aşk ararsınız.
Zaten aşklar da ayakkabılar gibidir…
Bazıları çamur yağmur,toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava"koşullarına dayanıklıdır.
Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur"ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup"gider.
Aşkları da ayakkabılar kadar "itinayla"seçmezseniz,tıpkı ayağınızda olduğu
gibi yüreğinizde NASIR oluşabilir.
Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını beğendiğiniz için "zamanla açılır"diyen satıcıya inanarak alırsanız,zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar.
Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel beğeniye kapılıp"zamanla düzelir"diyenlere kanarsanız, yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldığını"görebilirsiniz.
Aşık olabileceğiniz insan türü,tıpkı ayakkabılar kadar değişik stillerde,farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir"….
Aşkı bir çeşit serüven olarak"spor"gibi yaşayanlar,aynen "spor ayakkabı"gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar.
Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı"gibi muhafazakar
çizgiler taşıyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır.
"Bez"ayakkabılar gibi kısa ömürlü "tatil aşkları"ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur.
"Marka"ayakkabı alır gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan"aşıklar görürsünüz.
Katı plastikten "yağmur çizmesi"edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar"
biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz.
Ayrıca ne tuhaf ki,psikolojik testlerde "zaafı"olup evine sayısız çeşitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı olduğu söylenir.
Evet,aşk "ayakkabıdır" Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor"kullandığnız zaman
kolayca eskittiğiniz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediğiniz zaman kısa
sürede "eskitirsiniz".
Ve nasıl ki"delik"bir ayakkabıyı tamir ettirdiğinizde yalnızca"bir miktar"ömrünü uzatmış olursanız; "delik"bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"!

CAN YÜCEL

  

ηa¢кσ

                

DUYGUSAL içinde yayınlandı | Yorum bırakın

İçsel kanamalar cennetinden…

 
İçsel Kanamalar Cennetinden…
 
 
“Hayatıma güneşin doğmasına izin veriyorum bu defa. Ama yirmi dört saat sonra batması şartıyla.”


…dedi genç kız. Umursamadığı insan sayısı kadar rahattı bu defa. Alışmıştı çünkü silah sesine. Cinayet ya da intihar değil. Sadece bir başla emri. En hızlı yüzen, en hızlı koşan, en hızlı kaçan kazanır bu yarışta ve genç kız sadece tetiği çekmekten sorumludur. İzin verir herkesin hünerini göstermesine. Ne kadar çabuk âşık oluyorsun? Ve ne denli umursamazsın kırmızı dudaklar boynunda dolaşırken? Kaybetmeye mahkûmdu herkes genç kızın gözünde. Ve her kahkahası bir gözyaşıydı aslında.

“Beni bir oyun olarak görmen umurumda olmaz. Level atlayabileceğini sanacak kadar aptalsan bu da senin problemin. Eninde sonunda “Game Over” güzelim.”

…dedi genç kız. Bu aralar bedeninin hükmündeydi, hislerini gömeli çok olmuştu zaten. Unutmuştu o karanlık zamanları. Sadece küreğin eline tutuşturulduğu anı anımsıyordu hayal meyal. Yağmur yağıyordu ve kırmızıya boyalıydı tırnakları. “Al!” demişti uzaklardan gelen bir ses. Çok zaman olmuştu çünkü sesin sahibi gideli. Gözyaşı yağmur damlalarıyla sevişmek istemişti genç kızın. Genç kız izin vermişti ve başlamıştı kazmaya. Dibe kadar. En sona. İşte o günden beri gülüyordu bir şeyleri canlandırabileceğine inanan insanlara. Gel ve yapabileceğinin en iyisini yap. Ama unutma, ne denli nefret edersen benden ve ne kadar az istersen sevgimi, o denli adam yerine koyacağım seni. İşte bu cümleyle uyarıyordu yaklaşan herkesi genç kızın gözleri.

“Ukala tavırlar her zaman çekicidir, ama çekim kuvveti benim için görmezden gelinmesi kolay bir kuvvettir.”

…dedi genç kız. Aşka değil hevese inanıyordu artık. İyimserliğe değil, güce. Çünkü inanıyordu mantığından gelen sese. Yoluna dökülen çiçeklerin üzerine benzin dök ve yak. Önünde eğilenlerin boyunları, kılıcına âşık olsunlar. Daima topuklu ayakkabı giy ki seni sevmek isteyenlerin kalbini, seni arzulayanların bacaklarının arasındaki ülkeyi ezerken daha çok zevk alabilesin. Kırmızı ruju seviyordu genç kız. Ölülerin göz kapaklarına öpücükler kondurmak istemişti kendini bildi bileli. Gülümsedi.

“Biraz oyun oynamak istiyorum ve senin oynamak istememen umurumda değil. Biraz eğleneceğim sadece. Cazipsin ama sen de bir gün öleceksin. Neden tadını çıkarmıyorsun?”

…dedi genç kız. İki avucuna da birer soru işareti çizmişti kınayla. Kafamda soru işaretleri var demek değildi bu. Her zaman şüphelen benden demekti. Ayaklarını öpüyorsam önünde eğilip, omuzların dikleşmesin hemen. Sor kendine “Neden?” diye. Çünkü kendi çıkarları için yaşıyordu genç kız. Kendi zevkleri için başkalarını en üst basamağa çıkartmaktan çekinmezdi. Eninde sonunda kendisi, hiçbir basamağın erişemeyeceği kadar yüksekteydi. Genç kızı tanımayan herkes, istediğine inanmakta özgürdü. Acıklı olan, hiç kimsenin genç kızı tanımıyor oluşuydu.

“Bir sigara yakıp ver şimdi. Şarkılara aşığım ben. Son bir sigara içerim, öyle giderim gideceksem. Ve gitmediğim, terk etmediğim hiçbir şey yok ne yazık ki. Senin adına üzülüyorum demek isterdim. Ama o kadar iyi niyetli değilim. Bir sigara yakıp uzat şimdi bana. Gideceğim.”

…dedi genç kız. Dünyadan bile yaşlı ve tüm dişilerden daha kadındı oysa. Genç kız diye anılsa da kendini en iyi o bilirdi elbet. Gidene “Dur!” demeyen herkese âşık olabilirdi kişiliği gereği, eğer hislerini çoktan gömmemiş olsaydı. Yine de “Gelme!” diyen herkese koşacak kadar zaafları vardı. Ne fark eder, oyun onun oyunuydu en nihayetinde. Kazananı baştan belli bir kumardı.

“Sigarayı kalbinde söndürdüğüm için kusura bakma. İstenmediğim bir yer bulmalıyım şimdi.”

…dedi ve gitti genç kız…

 
 
DUYGUSAL içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Adı Aşk Sebebimin…

 

 Adı Aşk Sebebimin

Kategori: Duygusal

 

susma..

ne olur susma yine..

bir gece yine çaldır telefonumu bizim şarkımızla..

duyar duymaz uyanırım..

bilirsin..!

 

ama aramazsın..

iyi bilirim..

neydi yine yanlışımız?

yarım bırakmamızın..

yine yok oluşumuzun nedeni neydi?

söylee..

 

belki de zamansız açtım içimi..

yüreğim şeffaftı aklımsa deli..

ben geldim sen kaçtın hep bana inat..

bir vardın bir yoktun hep masal gibi..

 

oysa..

bu kez başka roller düşünmüştüm kendime bu senaryoda..

sana da..

ayrılık düşmandı..

aşk ise en büyük dostumuz..

bu defa ne uzaklık ne de zaman yıkmayı başarabilecekti bizi..

sımsıkı kenetlenecektik birbirimize..

belki ilk defa bu kadar çok sahiplenecektik birbirimizi..

ve ben..

öyle kabullenmiştim ki seni..

öyle sağlamdı ki içimdeki yerin..

öyle tutunmuştum ki sana..

 

ve sen..

yine..

öyle acımasız..

öyle duygusuz..

öyle düşüncesizdin ki..

aklım almadı..

yüreğim yoruldu..

içim soğudu..

ne istedim ki ben senden?

ne bekledim?

suçum..

kaybetmek istememek..

 

suçum seni defalarca içimde yüceltmek..

suçum sensiz bir ömrü düşünememek..

suçum bir kere daha gözlerime bakmanı..

ellerimi sımsıkı kavramanı..

doyasıya sarılmanı..

yüzüme dokunmanı düşlemek.. 

ne kara kaşına ne kara gözüne..

ben tek bir sözüne tutulup kaldım..

değmedi bir kere ellerin yüzüme..

gel gör ki bin yıldır sanki vardın..

 

özür dilerim sevdiğim..

tüm duygularım için..

sende var olmaya çabaladığım için..

boş bir umudun peşinde koşacak kadar kör olduğum için..

gerçeklerle değil de duygularımla yaşamaya çalıştığım için..

 ve..

özür dilerim sevdiğim..

söz geçmeyen yüreğim adına..

 

adı aşk sebebimin..

her hata kalbimin..

hep değerinden..

hep gereğinden..

hakettiğinden çok sevdim..

 

söz geçirebilseydim eğer..

söküp atmaz mıydım içimdeki seni..

yapamadım..  

canım..

hayatım..

ömrüm..

 

yine ayrılmayı başardık demek..

 

birbirimizde değil de kendimizde kaybolmayı..

tüm özlemlerimizi gömmeyi başardık demek..

 

tebrikler yine bize..

kaybettik mi şimdi biz?

Yoo, yoo, belki de kazandık..

 

kaybettik ya da kazandık..

ben seni hep sevdim..

sevebileceğim ve yetebileceğim kadar..

 

hoşçakal demiyorum..

diyemiyorum sana..

ÇÜNKÜ..

çn…α∂ι αşк ѕєвєвιмιη…

DUYGUSAL içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Soruyu Cahilliğime ver

 

                                                                                              

 

soruyu cahilliğime ver
ben geldiğimde de dönüyor muydu dünya

soruyu dalgınlığıma var
yağıyor muydu içimi ıslatan bu yağmur da

soruyu şaşkınlığıma ver
dünya kocaman yeşil bir göz gibi göründü müydü sana da
yani benden yıllar sonra doğduğunda

soruyu annesizliğime ver
elinden sıcak mıydı memesinden emdiğim ilk süt

soruyu babasızlığıma var
yaşamın geri dönülmez bir yolculuk olduğunu
fısıldadı mı kulağıma

soruyu kötü niyetime ver
annen bir an için bile âşık oldu mu babana
oldu mu, ne dersin

soruyu kötü havalara ver
hep ama hep yeni aşklarla mı diner
içindeki fırtınalar

soruyu merakıma ver
bir kelebek kanat çırptığında
rüzgârı nereye gider

soruyu erken kalkmama ver
rüzgâr
dağlar yalnız kalmasın
diye mi eser

soruyu geç kalkmama ver
yoksa
dağlar geceyle konuşsun
diye mi

soruyu salaklığıma var
bütün ağzı büyük kadınlar güzel şarkı mı söyler

soruyu çaresizliğime var
bir yürek iki kadını aynı anda nasıl sever

DUYGUSAL içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Slaytlar

Genel içinde yayınlandı | Yorum bırakın